Sevda Üzerine Yakılan Ağıtların İzinde
GÜNAYDIN
Sevda denince aklımıza gelen duyguların karmaşası, özlem ve hasretin dansıyla buluşur.
Yüreklerini ortaya koyan cesur insanların savaş alanına dönüşen meydanda buluşan bu duygular, her birinin içinde ayrı bir tat oluşturur.
GURBET denilen bir başka boyuta yolculuk edenler ise, umutlarını denizin mavisine, güneşin sıcaklığına ve kır çiçeklerinin rengine asılı kafeslerde taşır.
Özlemi bir tutam saçla silmeye çalışanlar, umutsuzluğu gizlemek adına saçlarını özenle düzeltirler.
Hayallerini gökkuşağı renklerindeki kafeslerinde kapatıp, eski şarkıların nağmelerine kulak kesilirler.
Mutsuzları sevindirmek için çabalayan bu insanlar, gülüşlerine özel bir hazine saklarlar yüzlerinde.
Teşekkür etmek istediğinde ise, korkuların üzerine büyüyebilen, umut dolu gözlerindeki cennet izlerini sergilerler.
Farklı renklerin karışımıyla oluşan gözlerinde, yaratıcının her varlık için ayrı bir renk yarattığını gözler önüne sererler.
İşlediği detaylı yakalarıyla, bir araya getirdiği insanları birleştiren bu insanlar, gölgelerinde ışığı gizlerler.
Her şeyin mümkün olduğunu gösteren çorak arazilerde açan çiçekler gibi, hayatta yaşanabilecek her durumu kucaklarlar.
Mescid-i Nebevi yeşili kafesinde sakladığı ateşle, cennetten bir parça olduğunu hissettirirler.
Hayallerinin ateşinde yanmak isteyenlere yardım etmek için ellerinden geleni yaparlar, diğerlerine ise muhtaç olmadan ayakta dururlar.
Kendi acılarıyla yüzleşmeye hazır olan bu insanlar, diğerlerinin yaşamadığı her türlü zorluğu göğüslerler ve aydınlık bakışlarıyla diğerlerine yol gösterirler.
En güvenli sığınak olan yürekleri, saygılı tavırları ve yüksek sorumluluklarıyla her zaman öne çıkarlar.
Bu insanlar, kendilerine gelen sevgiye karşılık vermekten çekinmezler ve ellerini tutmaya her zaman hazırdırlar.
Sorulan soruya evet derlerken, kalplerindeki tutkuyu ve sadakati ortaya koyarlar.
Bu insanlar, sevdikleriyle kavuşmaya, onlara yetmeye ve onları korumaya her zaman hazırdırlar.